Kız Kulesi:
Kız Kulesi İlçe’nin güneydoğusunda, Kont Pelenon tarafından yaptırılmıştır. Zamanında bir gözetleme yeri olarak kullanılmıştır. Bu gün için bu önemini yitirmiştir.
Manastır:
Dumlupınar Mahallesi’nde, şimdiki cezaevinin bulunduğu yerdedir. Kont Polenon’un burada muhteşem bir şato yaptırdığı ve bugün için şatonun tümüyle yok olduğu, kalıntılarına halk tarafından manastır adı verildiği sanılmaktadır.
Göreği Manastırı:
İlçenin batısına 5 km. uzaklıkta ve Evkaf köyünün sınırları içinde Pond Devleti zamanından kalma kale, şato, kilise, manastır ve yapı kalıntılarına rastlanmaktadır. Büyük bir şehrin varlığını gösteren bu kalıntılar içinde bulunan bir gümüş para üzerindeki yazıdan, zamanında Hacı Şevda isminde bir Derebeyi’nin burada hüküm sürdüğü ve adına para bastırdığı anlaşılmaktadır.
Cıngırt Kaya Mezarları:
Fatsa’nın batısında ve 5 km. uzağındaki Görevi deresindeki tepenin üzerinde, zamanında bir kalenin kurulduğu, bugünkü kalıntılardan anlaşılmaktadır. Kalenin üzerinden Elekçi deresine 45 derecelik bir eğimle inen ve büyük bir kayanın içinde tünel genişliğinde açılmış, 120 basamaklı bir oyuntu vardır. Dibi, asırlarca atılan taşlarla dolan bu oyuntunun, tepedeki kaleden Elekçi deresine inen gizli bir merdiven olduğu sanılmaktadır.
Sarmaşık Kaplıcaları:
İlçeye 10 km. uzaklıkta, motorlu taşıt aracıyla gitme olanağı olan ve sağlık yönünden çok yararlı olduğu bugüne dek yapılagelmekte olan uygulamalarla saptanan Sarmaşık Kaplıcaları Özel İdare tarafından işletilmekle birlikte modern bir tesisin kurulmaması, barınma ve konaklama olanaklarının güçlüğü karşısında gerçek değerini bulmaktan uzak kalmıştır.
Yapılan çözümlemelerle; berrak, renksiz, kokusuz ve hafif milki lezzetinde olduğu anlaşılan 47 santigrat derece sıcaklıkta suyun 1 lt.sinin bileşiminde 0.731 gr. Hamızı kibrit, 0.1755 gr. Klorür dö sodyum, 0.253 gr. Kalsiyum humuzu, 0.005 gr. Silis, 1.433 gr. Yeluse özünün bulunduğu saptanmıştır. Dakikada 200 lt. akar.
Bolaman`daki Tarihi Konak:
Fatsa – Ordu Yolu üzerinde ilçeye 9 km. uzaklıktaki bu bina Bolaman`ın adeta sembolü olmuştur. Her yıl yüzlerce fotoğrafı çekilmekte turistik eşyalarda, hatta kibrit kutularında bile fotoğrafları yer almaktadır.
Bu değerli eseri incelerken iki ayrı zamanla, birbirine hiç benzemeyen iki aynı tarihle karşılaşabiliriz. Birincisi, miladi yılın belki de ilk yüz yıllarına kadar gerilere giden tarihlerde yapılmış olan taş duvarları, ikincisi ise Osmanlı mimarisinin damgasını taşıyan ve daha dün denilebilecek kadar yakın olan 18. yy`ın sonlarında yapıldığı sanılan yukarıda sözünü ettiğimiz taş duvarlar üzerindeki ahşap konaktır. Bu konak, “Hazinedar” ailesinin Kale`ye ilk yerleşmiş olan Büyük Ali Bey`in oğlu Mehmet Bey tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. Aşağı-Yukarı iki yüz yıla yakın bir geçmişi vardır. Binanın altındaki taş duvarların yaşı ise çok eskidir. Başlangıçta dört bir yanı suyla çevrili bir ada üzerine o devrin yaşayanlarınca korunmak için kale gibi yaptırılan bu surların içinde bir de kilisesi vardır.
Kültür Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü`nce, konak ve duvarları tarihi değeri olduğu tesbit ve tescil edilmiştir. Aynı Genel Müdürlük konak için “Eski Türk mimarisinin tipik bir örneğidir” der. En son olarak bu eser “Karadeniz Teknik Üniversitesi” tarafından restore edilmek üzere korunmaya alınmıştır.